İslam Atlası: Özbekistan
- Mehfem
- 25 May 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 May 2020

Başkent: Taşkent
Nüfus: 32 Milyon
Özbekistan Orta Asya'da bulunup denize kıyısı olmayan yedi bağımsız Türk devletinden biridir. İslamiyetin yayılması 712 yılında Arapların bölgeye gelişi ile başlamıştır. Cengiz Han'ın yıkımlarından bu coğrafya da nasibini almıştır fakat daha sonrasında Timur'un bölgeye hakim olmasıyla tahribatların onarılmasına ve cami, medrese gibi eserlerin inşasına başlanmıştır. Yakın tarihine baktığımızda Özbekistan 19.yy'da Sovyet yönetimi altında ve Rusya Federe Cumhuriyetine bağlı olarak Türkistan Özerk Sovyet Cumhuriyeti adıyla anılmıştır. Bağımsızlığını ise 1991 yılında kazanmıştır.
Özbekistan'ı anlatmaya tarihin en eski şehirlerinden biri olan ve önemli İslami eserlerin bulunduğu Semerkand'tan başlamak istiyorum.
SEMERKAND;
İpek yolunun önemli bir noktasında bulunmasından dolayı tarih boyunca göz bebeği olan ve değerli bir şehir olmuştur.
Semerkand'ta 15.yy'da Uluğ Bey tarafından yaptırılan Registan meydanında 3 önemli medrese bulunmaktadır.
1-Uluğ Bey Medresesi (1417-1420) yılları arasında inşa edilmiştir. Medresenin mimarisinde geometrik desenlerin yoğunlukta olduğunu görmekteyiz bunun bir sebebi belki de bu medresede matematik ve gök-bilim alanında derslerin verilmiş olmasından dolayı olabilir. Uluğ Bey bu medresede öğrencilerin çok iyi eğitim alabilmeleri adına dünya genelinde hatırı sayılır matematikçileri, bilim adamlarını Semerkand'a getirtmiştir. Uluğ Bey'in vefatından sonra medrese artık ilahiyat derslerinin işlendiği bir medrese olmuştur. Sovyetler dönemindeyse komünist rejim medreseyi buğday ambarı olarak kullanmıştır. Bkz:

2-Tilla Kari medresesi; Farsça'da altın sanat işçiliği anlamına gelen bu medrese (1647-1660) yılları arasında inşa edilmiştir. Hem külliye hem de cami olarak kullanılmaktadır. Burada öğrencilere ilahiyat dersleri verilirdi. İç mimarisinin altın süslemeleriyle kaplı olmasından dolayı medreseye bu ad verilmiştir. Bkz;

3-Şirdar Medresesi; (1619-1636) yılları arasında inşa edilmiştir. Medresenin alışılagelmiş diğer İslami eserlere nazaran kapısında dikkat çeken Kaplan motiflerinin aslında devletin ve hükümdarın gücünü vurgulamak için yapıldığı iddia edilmektedir. Bkz;

Semerkand'ta bulunan bir diğer önemli eser ise Bibi Hanım Külliyesi'dir. İçerisinde türbe, cami ve medresenin bulunduğu bu türbe Orta Asya'nın en büyük mimari eseridir. Külliyenin avlusundaki büyük mermerden yapılmış rahle Hz.Osman'ın şehit olduğu esnada okumakta olduğu Kur'an'ın 19.yy'a kadar muhafaza edildiği çok nasipli bir rahledir. Kur'an 19.yy sonrasında sergilenmek için Taşkent'te bir müzeye götürülmüştür. Semerkand'ta ziyaret edilmesi gereken bir diğer nokta İmam Buhari hazretlerinin türbesidir.
BUHARA;
Tarihteki en önemli ticaret noktası olan İpek yolu üzerinde bulunmasından dolayı Buhara birçok medeniyetin sahip olmak istediği bir şehir olmuştur. 7.yy'da Arapların buraya gelmesiyle İslamiyet bölgede yayılmaya başlamıştır. İbni Sina, İmam Buhari ve Nakşibendi hazretleri gibi önemli şahsiyetler de Buhara'da doğmuştur. Bu şehir aynı zamanda tıp, coğrafya, felsefe, matematik gibi alanlarda da başarısıyla nam salmıştır.
Kalyan Minaresi; Buhara'nın en yüksek minaresidir. Bu minare için kurabileceğim en uygun cümle ''Cengizhan'ın bile yıktırmadığı minare'' olabilir. Cengizhan bu minarenin önüne geldiğinde atının üzerinden kılıcını düşürüp eğildiği için 'ben bu minarenin önünde eğildim o yüzden burayı yıktırmayacağım' demiştir. Minarenin çevresindeki diğer önemli eserleri ise tamamen yakıp yıkmıştır.
Özbekistan'ı bir renk olarak tasvir edecek olsam kesinlikle gök mavisini seçerim. Desen olarak ise tabi ki çini sanatını. Moğol istilasına maruz kalmasaydı kim bilir daha nice eserler günümüze kadar gelebilirdi... İslam kültürü ile özdeşleşen günümüze kadar gelmiş mevcut değerlerin çok daha uzun yıllar boyunca dimdik durmasını ve ilham olmaya devam etmesini diliyorum.
Comments