Çok genç bir kumandana, Fatih Sultan Mehmet Han'a, nasip olmuş bir şeref İstanbul'un Fatihi olmak. Genç yaşında böyle bir başarı elde edebilmesine araştırmacıların açıklaması yetersiz kalmıştır. Bizim de yetersiz kalacak olan incelememiz dört başlıkta toplanacak: İman, iddia, gayret, bilinç.
Allah'a ve Resulüne iman gerekiyordu. Çünkü Müslüman bilir ki Allah'ın yardımı olmadan zafer mümkün değildir. Sefer de zafer de Allah içindir ve Allah'tandır. Resulullah(sav)'in İstanbul'un fatihi ve onun ordusu ile ilgili methedici hadîs-i şerîfini biliyoruz. Bunu kesinlikle kolayca geçmememiz gerekir. Müslümanlar onun övgüsüne kavuşabilmek için candan geçmiştir asırlar boyunca. ''Sevgilinin methine can feda! O'nun mübarek dudaklarından çıkmış bir müjdeye can feda!'' diyebilecek yüreğe sahip olmak Konstantin'e yürümek için gerekiyordu. Çünkü Müslüman, yaşadığı her hali ve durumu iman ile sarıp sarmalayana denir.
Müslümanın ve özellikle Müslüman bir kumandanın iddiasında sabit ve samimi olması gerekir. Hz. Fatih, iddiasında sabit olarak girmiştir İstanbul'a. Ve iddiasındaki samimiyetin en önemli göstergesi şehre girdikten sonra gayrı-müslimlere karşı olan tutumunda bellidir. Hak için yapılan hiçbir savaşta amaç savaş olmamıştır çünkü. Bunun en güzel örneğini Mekke'nin Fethinde görebiliriz. Çünkü Müslüman, fethini barışla yapana denir. İmha ederken dahi ihya etmeyi başarabilen yalnızca Müslümanlardır! Yalnızca İslam'dır Selahaddin'leri doğuran...
Bir diğer önemli husus da gayrettir. Her umutsuzlukta yeniden dinçlenen ve her belirsizlikte yeniden kararlılaşan bir gayret. Gemileri yürüten bu gayrettir. Fatih'in dönemini okuduğumuz zaman ne kadar gayretli ve kararlı olduğuna şahit olabiliriz. Buna tahta ilk geçtiği çocukluk dönemi de dahildir eğitim hayatı da. Çünkü Müslüman, gayretin Allah'tan geldiğini ve bu gayreti meşru ve mükemmel şekilde değerlendirdiğinde zaferin de Allah'tan geleceğini bilene denir.
Son olarak, bilinç, hem İstanbul'un fethinde hem tarihimizin birçok döneminde ve olayında bizleri ayakta tutan yegane unsurdur. İstanbul'un bir şehirden fazlası olduğunu, onu fethetmenin Avrupa'da yaratacağı değişimi ve Avrupa'ya açacağı kapıları fark etmek için güçlü ve sarsılmaz bir bilinç gerekiyordu. Fatih unutmamış olanlardandı. Dinini, milletini, dedelerini ve törelerini unutmamış olanlardandı. Bunun bilincinde olarak İstanbul'u yaşayanlar ve göçmüşler ile beraber fethetti. Çünkü Müslüman, kendisinin, tarihinin, inancının... mahiyetini ve gereklerini bilene denir.
Bu ve daha fazlası özellikleri Fatih'te görebiliriz. Bütün tarihimizdeki öncü şahsiyetlerde de görebiliriz. Asr-ı Saadet'te ışıldayan kandile tabi olarak Endülüs'ün meşhur mimarı 3. Abdurrahman'da, Kudüs'ün Fatihi Selahaddin Eyyubî'de, Bosna'nın Bilge Kralı Aliya'da ve daha nicesinde. Bu önderlerin yaptıklarını seküler bir gözle okumak onların hatırasına ihanettir. Bu sebeple onların kılıçlarını biledikleri, kalemlerini sivrilttikleri ve aşklarını yandırdıkları kaynağın Asr-ı Saadet ruhu olduğunu unutmamak onların hatırasına hürmet etmek için yapmak zorunda olduğumuz bir şeydir. Fatih Sultan Mehmet'e ve onun ordusuna ve cümle önderlere ve onların yiğitlerine selam olsun, rahmet olsun... El-Fatiha.
Comments