Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Eş-Şekûr
- Enes
- 24 Haz 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Kas 2023
Eş-Şekûr, Kendi rızası için yapılan salih amelleri kat kat fazlasıyla mükafatlandıran, az taat karşılığında büyük mertebeler nasip edendir. Allah’ın verdiği maddi ve manevi nimetlerin kimin tarafından verildiğini bilmek ve nimetleri verenin rızasına uygun yollarda harcamak şükür diye ifade edilir. Nimetin hakikatini bilip şükreden kullarına Eş-Şekûr olan, bu nimetlerin çok daha fazlasını lütfeder.
Şükür ile şerik arasında ince bir çizgi vardır. Allah’a şükreden şirkten kurtulur. Allah'a şükretmeyen, kendisine verilen tüm nimetlerin asıl sahibi olarak kendisini görür.
Nimetin bolluğu çoğunlukla bozgunculuğa ve hüsrana sebep olur. Hem kişi cihetinde hem toplum hem siyaset cihetinde durum böyledir. Şükrü yapılmayan nimet her zaman insana ve insanlığa bela olmuştur. Nimetin, Hakk'tan geldiğini bilmemek ve başka vasıtalara isnat etmek zulümdür. Zira zulüm, hakkın yerinden kaldırılması manasına gelir. Şükrü yapılmayan nimet kulun üstünde ağır bir yüktür. Kul, bu yük altında ezilebilir. Şükrü yapılmayan nimetlerin bolluğu her ne kadar bereket gibi görünse de, kulun/kulların içinde kaybolacağı bir karmaşaya dönüşebilir.
Biz şükrederken genellikle bize sıradanlaşmış nimetleri es geçeriz. Ancak bir düşününüz, banyonuzdaki basit bir musluğun, Afrika'da yaşayan ve su kuyusuna muhtaç olan bir halkın gözündeki kıymeti ne kadar büyüktür? Şükretmek, nimetin farkında olmak ve nimeti vereni tanıyarak O’na yönelmektir, O’na sığınmaktır. Nimet derken aklımıza yalnızca maddi olan nimetler gelmemelidir. Er-Rezzâk, El-Vehhâb ve El-Latîf isimlerinde de değinmeye çalıştığımız gibi rızkın ve lütfun manevi boyutu maddi boyutundan daha da mühimdir. Bu nedenle, bize verilen manevi nimetlere şükretmemiz gerekir evvela.
İmam Gazali Eş-Şekûr ismi bahsinde şu ayeti hatırlatır: “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.’’ (El-Hakka 24. Ayet). Cennete girenlere yapılacak bir hitaptır bu. Eş-Şekûr olan Allah, şükreden kullarının şükrünü asla karşılıksız bırakmaz.
Resulullah (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: ‘’İnsanlara şükretmeyen Allah’a da şükretmez’’ Bu çok ince bir husustur. Kulun kula davranışı, Rabbiyle olan irtibatı hakkında bilgi verebilir. İnsana teşekkür eden Allah'a da şükreder. İnsanı affedeni Allah da affeder. İnsandan özür dileyen Allah'a tövbe istiğfar eder. İnsana vefa gösteren Allah'a da vefa gösterir... Hülâsa, insana insanlık eden, Allah'a da kulluk eder; Allah'a kulluk eden, insana da insanlık eder.
Allah’a kul ne kadar şükrederse de aciz kalır. Ancak Eş-Şekûr olan Allah, kullarının şükrünü kabul eder, ne kadar yetersiz olsa da. İmam Gazali şükür bahsini büyük bir incelikle şöyle izah eder: ‘’(Kulun) Allah’a şükretmesi mecazi yöndendir. Çünkü O’na ne kadar şükretse yine de tam şükretmiş olmaz. Zira nimet ve ihsanları sayısızdır. Allah’a itaat etmek suretiyle şükretmeye kalkışsa yine de şükretmiş sayılmaz, zira itaat etmesi bile, Allah tarafından kendisine bahşedilen bir başka nimettir. Hatta şükür nimeti bile, şükrü gerektiren bir nimettir. Öyleyse Allah’ın nimetlerine karşı yapılacak en iyi şükür: O nimetleri masiyet/günah yollarında kullanmayıp, tâ’at/Allah’a itaat yollarında kullanmaktır.’’
Kaynakça;
Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş
Comentários