"Allah göklerin ve yerin nurudur… (Nur Suresi 35)
‘’Sözlükte “aydın ve ışıklı olmak” mânasındaki nevr kökünden türemiş bir isim olan nûr “aydınlık, ışık” demektir. Ayrıca apaçık olan, nesne ve olayların mahiyetini ortaya koyup aydınlatan şeye de nur denir. Kelime Allah’a nisbet edildiğinde “nur kaynağı” veya sıfat olarak “nurlandıran, her şeyi aydınlatan” diye açıklanır. Râgıb el-İsfahânî nurun dünyevî ve uhrevî olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtir. Dünyevî olanı, ay ve güneş gibi aydınlık saçan ve gözle algılanan nur ile zihin ve kalp yoluyla (basiret) idrak edilen nurdur; bu ikincisinin örnekleri aklın ve Kur’an’ın nurlarıdır.’’ (TDV İslam Ansiklopedisi)
Gazzâlî yokluktan daha karanlık bir şey olmadığını ve bu nedenle varlığın aydınlık olduğundan bahseder. Varlığa aydınlığı veren En-Nûr olan Allah’tır; O’nun aydınlık vermesi olmasaydı varlık alemi yokluk aleminden benzersiz bir şekilde karanlık olacaktı. Bu minvalde düşünüldüğünde mevcudatı yokluk aleminden varlık alemine çıkaran, karanlıklardan aydınlığa çıkaran En-Nûr olan Allah’tır. Ayrıca Gazzâlî şöyle ekler: ‘’Her şeyi aydınlatan nur, şüphesiz ki O’nun zatının nurundandır. Çünkü göklerin ve yerin nuru O’dur!’’
Nur kelimesi ayrıca Allah’ın hidayeti anlamında da kullanılmıştır: "Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin dostu ise tağuttur. Onları aydınlıktan karanlığa çıkarır..." (Bakara 257) Kur’an’da ‘’nur’’ tekil olarak ‘’zulumat/karanlıklar’’ çoğul olarak geçmiştir. Müfessirlere göre bunu sebebi batılın çok olması ve çeşitli türlerinin olmasından dolayı batıla tekabül eden karanlık çoğul olarak zikredilerek ‘’karanlıklar/zulumat’’ şeklini almıştır. Nur ise hidayete ve hakka karşılık gelir; hak ve hidayetin yolu bir olduğu için ve bu yol Bir (el-Vâhid) ve Tek (El-Ehad) olan Allah’a doğru olduğu için Nur ismi de bir olarak, tekil olarak zikredilmiştir. Kısacası Hak birdir, tektir ve batıl çoktur; Nur birdir, tektir ve karanlıklar çoktur.
Kulun En-Nûr isminden hissesi: Kendisini varlık alemine getiren, varlık alemini aydınlık ve görünür eyleyen Rabbine hamd etmektir. Kulu ahirette nardan (ateşten) kurtaracak olan nurdur. Kul, En-Nur’un aydınlattığı hidayet ve hakikat yolu üzerinde yürümeli ve karanlıklarda kalmış dalalet ve batıl yollarına sapmamalı. ‘’Müslüman olmak kadar Müslüman ölmek de mühimdir’’ demişler. Bu nedenle kul, nurlanmış olan bir ve tek olan yoldan yürümeli ve yol boyunca istikamette kalarak karanlıklarla dolu olan batıl yollara sapmamalıdır. Ayrıca nasıl ki mahlukat aleminin görünür olması için aydınlığa ihtiyaç varsa ve bu aydınlığı sağlayan En-Nûr olan Allah ise benzer şekilde kalp gözlerinin parlak olması ve irfana kapılarını açması için de iç aydınlığına ihtiyaç vardır ve bu aydınlığı sağlayan da yine En-Nûr olan Allah'tır.
Rasulullah (s.a.v) namaza başlarken şöyle dua ederdi: "Allah‟ım! Bütün hamd ve övgüler Sana’dır. Sen göklerin, yerin ve içindekilerin nurusun.." (Buhari. Müslim)
Kaynakça;
Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş
Comments