Dünya ve ahiret mülkünün sahibi, dünya ve ahirette, hakikatte, yegane hükümdarlığa sahip olan, mülkü ve mülk üzerinde kullanma/tasarruf etme imkanını dilediğine veren manalarına gelir.
Gazzâlî bu ismi şöyle açıklar: ‘’Mülkün buradaki anlamı memlekettir. Mâlik ise tastamam bir kudrete sahip olan manasına gelir. Varlık aleminin bütünü tek bir memlekettir. O ise bu memleketin sahibidir.’’
El-Mâlikü’l-Mülk olan Allah mülkün yegane hakiki sahibidir. İnsanların bir şeylere sahip olmaları izafidir ve dolayısıyla geçicidir. İnsanlara geçici bir süreliğine sahip oldukları her şeyi mülkün sahibi olan Allah tarafından verilmiştir. Bu kişinin kendi bedeni de dahildir aldığı her bir nefes de dahildir. İnsanın bedenin kendisine emanet edilmiş olması da bu hakikatten ortaya çıkar; beden kulun değildir; insan kendine hakikatle tam olarak malik değildir; ancak Mâlikü’l-Mülk olan Allah’ın müsaade ettiği sürece insan, kendi bedeni dahil, sahip olduğu mülkler üzerinde (izafi) malik olarak tasarruf edebilir. Mülkün Allah’a ait olduğunu unutan insanlar için sahip oldukları mülk başlarına bela olur; o mülkün içinde heva ve heveslerine kapılarak dünyada kök salmaya çalışırken bir yanda da diğer insanların elindeki mülke göz dikerek zalimlik yapmaya başlar. İnsanın mülke sahip olup sapıtmaması için; mülkün asıl Sahibi olan El-Mâlikü’l-Mülk’ü tanıması gerekir. Özetle insanın, aslında sahip olduğu mülke hakikatte sahip olmadığını, emanetçi olduğunu ve bu mülkü bir gün El-Vâris olan Allah’a tamamen teslim edeceğini fark etmesi için El-Mâlikü’l-Mülk olan Allah’ı bilip tanıması gerekir.
Mü’min Suresi 16. Ayetin meali şöyledir; ‘’O gün onlar, Allah’a gizli kalan hiçbir şeyleri olmaksızın (kabirlerinden) çıkarlar. Bugün hükümranlık kimindir? Elbette tek ve mutlak hükümran olan Allah’ındır!’’ Yani kullar, mülkün asıl Sahibinin Allah olduğunu öyle veya böyle ama muhakkak fark edecektir. Bu hakikati bu dünyada fark edenler gafletten ve iki cihanda sefalet içinde yaşamaktan kurtulur.
Kulun El-Mâlikü’l-Mülk isminden hissesi: Mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu bilmek, sahip olduğu mülkün asıl sahibinin Allah olduğunu fark etmek, O’nun mülkünde ancak O’nun izin verdiği çerçevede yani helal ve meşru çerçevede tasarruf etmek ve O’nun mülkünde fitne çıkarmamak.
"De ki: Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir ve dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik Sen‟in elindedir. Gerçekten Sen her şeye kadirsin." (Ali İmran 26)
Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah katında isimlerin en çirkini, adamın “Melikü‟l-Emlak (hükümdarların hükümdarı) diye isimlenmesidir.” (Buhari, Müslim)
Kaynakça; Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş
Comentarios