top of page

Esmâ'ül Hüsnâ Notları: El-Hâlık

  • Yazarın fotoğrafı: Enes
    Enes
  • 4 Haz 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 15 Kas 2023

El-Hâlık, yoktan var edendir. Yoktan var eden yalnızca El-Hâlık olan Allah’tır. İnsan var olana şekil verir, asla yoktan var edemez. Yoktan var etmek ancak ve ancak Allah'a mahsustur.

Esmâ'ül Hüsnâ'da yaratmayla ilgili isimlerden birisi de El-Hallâk'tır. Arapça gramer vezni dahilinde bakıldığında El-Hallâk isminde 'çokça yaratan' manasını fark edebiliriz. El-Hâllak ismi çokça, devamlı ve ezelden yaratmasına işarettir. El-Hâlık ise asla daha az yaratma olarak anlaşılmamalıdır. El-Hâlık daha hususi olarak yaratandır. Allah'ın, her şeyi ve her mahlukatı özel ve benzersiz olarak daima yaratması demektir. Hususilik vardır El-Hâlık isminde. Kısacası El-Hallâk olarak mahlukatı ezelden yaratan O’dur; El-Hâlık olarak da daha hususi yaratan odur.

Her kar tanesinin özel olduğu örneği çokça verilir. Bunu klişe olarak düşünmeyelim. Bir derinlemesine düşünelim. Nasıl da hususi olarak mahlukatını benzersiz olarak yaratıyor değil mi? Her insan başlıca bir alemdir. Eşsizdir, kusursuzdur ve benzersizdir. En şerefli olan da odur en zelil olan da. En rahim olan da odur en zalim olan da. Ancak insanoğlu yaratılış itibariyle kar taneleri gibidir. Bu benzetme çok yapıldığı için anlamını kaybetmiş olabilir. Biz tekrar yakalayalım: Her canlı benzersiz bir şekilde her dem yaratılır. Yaratma fiili olup bitmiş bir fiil değildir. Allah'ın Esmâ'sı ezeli ve ebedidir çünkü. El-Hâlık olan Allah, ben bu yazıyı yazarken beni yaratıyor ve siz bu satırları okurken sizi yaratıyor. Sadece maddi olarak düşünsek bile gün içinde vücudumuzda yaratılışın daima devam ettiğini, hücrelerimizin yenilendiğini ve bir saniye önceki halimizden farklı olduğumuzu fark edebiliriz.

Evrende hiçbir şey kaybolmaz diye bir kanun vardır. Yani El-Hâlık her zaman yaratma halindedir. Örneğin bir canlının ölmesinde dahi yaratma faaliyeti vardır. Bunun için ölenin doğaya katkılarına (azot dengesi, parçalayıcı organizmalar, mantarlar, leşçil canlılar…) bakabiliriz. Hayatın olması için ölümün de olması gerekir. Sünnetullah, yani Allah'ın takdir buyurduğu nizamî kanunlar, bunu gerektirmiştir. Bu kanun bağlamında El-Hâlık isminin ne kadar kuşatıcı olduğunu ve yaratma fiilinin devamlı olduğunu fark edebiliriz.

Yaratmasının sebebi asla yaratıklara muhtaç olmasından dolayı değildir. İnsan yaratılışla ilgili birçok şeyi anlamakta zorlanabilir. Buna ilk yaratılış da dahildir ölümden sonra tekrar dirilmek de. Allah bizi ilk defa nasıl yarattıysa dirilterek yeniden hayat vermeye de muktedirdir. Akıl idrak etmekte aciz kalsa da iman aciz kalmamalıdır.

Kula düşen şudur: yaratılmışları tefekkür ederek Yaradan’a varmaktır. Ayrıca kendisini özel ve benzersiz olarak yaratan El-Hâlık’a nasıl varabilirim O’na nasıl kulluk edebilirim diye düşünmesi gerekir. ‘’Yaratılanı/Halkı düşününüz. Yaratan’ı/Hâlık'ı düşünmeyiniz. Zira onu idrak etmeye gücünüz yetmez'' hadis-i şerifinde de bu düsturu öğreniriz. Allah'ı mutlak manada ve mükemmel surette yalnızca Allah bilir. O'nu bilen yine O'dur. Bizim mahdud tasavvurumuzdan münezzehtir. Biz El-Hâlık olan Allah'ı düşünmeye güç yetiremeyiz. Ancak yaratılmış olanı düşünebiliriz. Bu tefekküre kendimizden başlayıp tüm kainata kadar yayabiliriz vesselam.


Kaynakça; Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş

Коментарі


  • X
  • Instagram

© KatredenUmmana

bottom of page