"...Şüphesiz Allah iman edenleri kesinlikle doğru bir yola hidayet eder." (Hac 54)
“Doğru yolu bulmak; yol göstermek, rehberlik etmek” anlamındaki hüdâ (hedy, hidâyet) kökünden türemiş bir sıfat olup “yol gösteren, hayır ve mutluluk veren bir hedefe rehberlik eden” mânasına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de birçok yerde Allah’a nisbet edilen hidâyet kavramının kullanılışını göz önünde bulunduran âlimler hâdî isminin mânasını, “insana hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan akıl, muhakeme ve zaruri bilgileri veren; ebedî mutluluğunu sağlayacak mânevî yolu ona gösteren” şeklinde iki noktada yoğunlaştırmışlardır.’’ (TDV İslam Ansiklopedisi)
El-Hâdî, hidayete erdiren, kullarına Kendisini tanıma yollarını, kurtuluş yolunu ve cennet yolunu gösteren manalarına gelir. El-Hâdî, kullarının hidayete kavuşmasını ister. Bu nedenle binlerce Peygamber göndermiştir. Ayrıca ilahi kitaplar yoluyla da kullarına hidayet rehberleri lutfetmiştir. Bunlara ek olarak her zaman ve mekanda bir takım insanlar çıkarak toplumları ıslah etmeye ve hidayete erdirmeye çalışmıştır. Bütün bunların yanında bir takım afet ve musibetler dahi hidayete vesile olabilir; akleden insanlar musibetlerden dolayı yegane sığınılacak mercii olarak Allah’a yönelebilirler. Bunlar ve benzerleri gibi sayısız derecede hidayet ihtimali vardır. ‘’İnsan nefsi kadar Allah’a giden yol vardır’’ diye bir sufi sözü vardır. Hidayetin ihtimaller evreni o kadar geniş ve çeşitlidir ki bazı insanlar rahatlıktan hidayet bulur bazıları darlıktan; birisi sivrisineğin yaratılışına hayret ederek hidayet bulabilir bir başkası ise koca Samanyolu Galaksisine hayret ederek hidayet bulabilir… Allah her kuluna hidayet imkanı sağlar. Her kuluna, kulunun istidadınca (eğilimince, kapasitesince) hidayete giden yol imkanı veren El-Hâdî’dir.
Kulun hidayet üzerinde olması yol üzerinde olması manasına gelir. Allah’ın rızasını kazanmak için O’nun ve Resulünün (sav) emirlerini yerine getiren ve yasakladıklarından kaçınan kişi, kısacası Müslüman bir şahsiyeti giyinmeye çalışan kişi hidayet üzerindedir, yol üzerindedir. Yol boyunca bir takım yanlışları olsa da bu yanlışlardan tevbe ederek yolda kalmaya devam ettiği müddetçe yine hidayet üzerindedir. Hidayete ermek demek Allah’ın ve Resulünün emrettiği yol üzerinde istikrarlı bir şekilde devam etmek demektir.
Allah’ın yoluna davet eden davetçi de hâdî diye nitelenebilir. Bu minvalde Peygamberler, Sıddıklar, Allah’ın yoluna davet eden alimler ve arifler de hâdîdirler çünkü hidayet yolunu gösterirler ve rehber olurlar. Ancak bu hâdîlik izafidir, sınırlıdır ve kaynağını Hâdî-i Mutlak olan Allah’tan alır. İnsanları hidayete erdiren mutlak surette Allah’tır; vesileler ise hidayete erme yönünde ancak birer vasıta olabilir.
Kulun El-Hâdî isminden hissesi: Devamlı, istikrarlı ve şevkli bir şekilde doğru yol üzerinde olmaya gayret göstermektir. Hidayete vesile olabilecek imkanları (alimler, kitaplar, yaratılış hikmetleri vs.) değerlendirmelidir; hidayet verici bu vesileleri değerlendirirken asıl hidayet kaynağının El-Hâdî olduğunu idrak etmeli ve yalnız O’na yönelerek O’ndan hidayet beklemelidir. Müslüman kişi ancak Allah ve Resulünün (sav) emrettiği yolda yürüyerek hidayete erebilir.
Kaynakça;
Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş
Comments