Esmâ'ül Hüsnâ Notları: El-Hakem
- Enes
- 17 Haz 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Kas 2023
El-Hakem, hükmeden, hak ile batılın, güzel ve çirkinin, doğru ve yanlışın sınırlarını belirleyen demektir.
O’nun hikmetsiz hiçbir tecellisi yoktur. Her ismiyle beraber Allah Zülcelal her an hikmeti ile tecelli eder. O'nun tecellisinde ve hükmünde kusursuz ve mükemmel bir hikmet vardır. Kullar Allah'ın hikmetini araştırmayı severler. İnsan, hikmetsiz yaşayamayan bir varlıktır. Kulağa garip gelebilir ancak hikmet, ekmek ve su kadar elzemdir. Ancak Allah'ın hikmetini kavramak bizim sınırlı idrakimizin ötesindedir. Bizim yapabileceğimiz şey El-Hakem'in hikmetinden alabildiğimiz kadarını almaya çalışmak ve anlayamadığımız takdirde teslim olup iman etmektir.
Allah'ın hikmetinden sual olunmaz. Bu muhteşem bir kaidedir. Esmâ'ül Hüsnâ'yı okurken de çok dikkat etmemiz gereken bir kaidedir. Kulun teslimiyet göstermesi için olmazsa olmaz bir kaidedir. Zira kullar, Allah'ın hikmetini tam olarak kavrayamaz. Ancak Allah'ın bildirdiği kadar bilebilirler. Eğer kul ''El-Kahhâr olan Allah neden falanca beldeyi yerle bir etti?'' veya ''Er-Rezzâk olan Allah neden falanca beldeyi bolluk ve bereket ile kuşattı?'' gibi soruları hikmeti aramak için değil de Allah'ın hükmünden şikayet etmek ve -haşa- hesap sormak için soruyorsa hem trajik bir tezata düşmüş olur hem de haddini çokça aşmış olur. Bir kez daha tekrar edelim: Allah'ın hikmetinden sual olunmaz. Hükmünden sual olunmaz. Allah'a hesap sorulmaz. Allah'ın hikmeti anlaşılmaya çalışılır. O'nun hükmünün kuşatıcılığı kavranmaya çalışılır. O'na ait her şey bilinmeye çalışır. Ancak müminler bu sorgulama faaliyeti hadlerini bilerek yaparlar. Nerede duracaklarını bilirler. Sorgulamalarının sebebi Allah'a hesap sormak değildir. Allah'a kulluklarından ve muhabbetlerinden sorarlar. Zira kul, Sevgili hakkında her şeyi bilmek ister.
Bu ince hususa dikkat çektikten sonra El-Hakem'in şeriatı belirlemesindeki rahmete bakabiliriz. Hak ve batıl, güzel ve çirkin, yanlış ve doğru vs. büsbütün sıfatlandırılarak farkları ortaya konulmuştur. Biz furkan olmadan yaşayamayız. Yani hak ve batılın ayrılmadığı bir mümkünatta nasıl hakikati bulabiliriz? Nasıl yolda olabiliriz? Nasıl kurtuluşa erebiliriz? Elimizi attığımız şeyden konuştuğumuz şeylere kadar neyin hak neyin batıl olduğunu bilmeseydik eğer sizce kaç insan hak üzerine yaşayabilir veya yaşadığından emin olabilirdi ki? İşte görüyoruz ki hükmüyle hayatlarımızı kuşatan ve bize dinimizi nasip eden Allah, attığımız adımı dahi nasıl atmamız gerektiğini bize öğretir ki çukurlara takılıp da düşmeyelim.
Kainatın hükümlerini belirleyen El-Hakem’dir. Bir doğa belgeseli izleyiniz. Göreceksiniz ki bütün tabiat muhteşem bir düzen içinde seyretmektedir. Her an bir hükümdür. El-Hakim'in hükmü bütün kainatı kuşatmıştır.
El-Hakem, maddi ve manevi mecrada hükmünü dilediği gibi ve hiçbir etkiye maruz kalmadan tam olarak yerine getirendir. Yukarıda da değindiğimiz gibi O'nun hikmetinden de hükmünden de sual olunmaz. Yani O'na hesap sorulmaz. O’nun hükmü olmadan hiçbir şey meydana gelemez. O’nun hükmünün üstünde hiçbir hüküm yoktur. O'nun hükmünden bahsettiğimizde aklımıza yalnızca maddi olan değil manevi olan hükümlerde gelmelidir. Tıpkı dünyevi hükümlerin yanında uhrevi hükümlerin de olduğu gibi.
Yaşadığımız dünya dahil olmak üzere bütün mahlukat O'nun hükmüne bağlıdır. Mahlukat helak olup da ahiret hayatı başlayınca da O'nun hükmü devam edecektir. Mahlukatın helak edilmesi de O'nun hükmüdür. Yukarıda değindiğimiz gibi El-Hakem'in hükmü istisnasız her an tecelli eder. Ahiret hayatımızda, mahşer gününde herkes O'nun hükmü altında toplanacak, hüküm verilecek ve Cennet veyahut Cehennem kullara konak olacak.
Kula düşen şudur: Allah’ın hükmünün hak olduğunu, kuşatıcı olduğunu ve muhakkak gerçekleşeceğini bilmek ve buna iman etmek. Kainattaki düzende El-Hakem olan Allah’ın hükmünü okuyarak hikmete varmak. El-Hakem’in belirlediği sınırlara dikkat ederek meşru ve şerefli bir çerçevede hayat sürmek.
Kaynakça;
Esmâ Notlarının kaynakçası için Bkz: Esmâ'ül Hüsnâ Notları: Giriş
Comments